top of page

NAZLI

BÜYÜKSOY

Ocak Okumaları



 

Her ay her yıl gönlümden geçen her kitabı okuyamıyor, her filmi izleyemiyorum. Fakat okumaya başlayıp bir düzene sokabildiğimde de okumadan duramıyorum. Yılın ilk ayı bu anlamda böyle geçti. Her kitaptan bende kalan “en” satırlarımı da aşağıda paylaşıyorum.

Şubat okumaları başladı bile :)

 

Yeni Bilim: Bağlantısallık Yeni Kültür: Yaşamdaşlık / Türker Kılıç


“Bağlantısallık biliminin ve Yaşamdaşlık zihninin, yeni uygarlığın ortaya çıkmasına katkı sağlayacağına tüm bilimsel aklım ve “anlamaktan doğan sevincimle” inanıyorum.”


“Anlamaktan doğan sevinç” okurken, yazarken bile o hisse girebildiğimiz bir kavram değil de ne! Bence muhteşem!

 


Hayat En Çok İyileri Kırar / Acar Baltaş


“Yetmişli yaşlar hayatın sonbaharıdır. Her yılın sonbaharı aynı geçmediği gibi herkesin yetmişli yaşları da birbirine benzemez. Bu kitap; bizzat yaşayan için kısa ancak genç yaştakiler için yeterince uzun sayılabilecek renkli bir hayatı yaşayan yazarın, son durağına ulaşan, dolu dolu yaşanmış hayat süresinde biriktirdiklerinin paylaşılmasından ibarettir.”


Mütevazı ve modern bir bilgenin satırları ile dolu bir kitap.

“Yaşan için kısa genç yaştakiler için yeterince uzun” cümlesi bana kendi ömrümün kronometresinde nerede olduğumu düşündürdü ve her sonbaharımın aynı olup olmadığını…

 


Öğretmenim Mori’yle Salı Buluşmaları / Mitch Albom


“En çok nasıl tatmin buluruz biliyor musun? İnsanlara sunabileceğiniz neye sahipseniz onu vererek”.

“Şu anda, şu haliyle hayatında neyin çok güzel ve doğru olduğunu bulmalısın.”

“Peki eğer yaşlılık bu kadar değerliyse niçin herkes, “keşke yeniden gençlik yıllarıma dönebilseydim “ diyor? Hiç kimse “keşke altmış beş yaşımda olsaydım” diye söze başlamıyor.  Gülümsedi. “Bu söz neyi yansıtıyor dersin? Tatmin olmamış kişiler. Layıkıyla yaşanmamış hayatlar. Anlamı bulunmamış yaşamlar. Eğer hayatın anlamını bulduysan geri gitmek istemezsin. İleriye gitmek istersin”.

 

Ölüm ve yaşamı iç içe bu kadar şiirsel anlatan başka kitap var mı bilmiyorum..

 


Neden Böyleyim Nasıl Değişebilirim? / Emre Özarslan

 

“Hem gerçek hayatta hem iş hayatında hem de sanal dünyada çevremi anlayışlı, bilgili ve saygılı insanlarla çevreleyince, ne kadar çalışırsam çalışayım eskisi kadar tükenmediğimi fark ettim. Çünkü çaba değil, anksiyete yoruyordu. Lisa Feldman Barret haklıydı; sinir sistemimiz için en iyi şey başkalarıydı. Sinir sistemimiz için en kötü şey de başkalarıydı”.

 

Gerçek hayat ve iş hayatı gibi ayrıma inanmasam da bu satırları çok doğru buluyorum. Tıpkı çocukların çevreye bağlı davranış, düşünce değişiklikleri geliştirebilmesi gibi biz yetişkinler de bizi sarmalayan enerjilere dönüşebiliyoruz. Bize iyi gelenleri bulup, kaybetmemek için gerekli çaba ve özeni göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Çünkü çaba ve özen gösterilmeyen ilişkiler bir süre sonra canlılığını kaybetmeye mahkum oluyor. Herkesin ve kendimizin suya ihtiyacı olan çiçekler olduğumuzu hatırlarsak; hep birlikte çiçek açmaya devam edebiliriz.

 


Can Borcu / Piraye

 

“Burada bir şey sana olmaz. Sana karşı olan hiçbir şey yok burada zihnin çarpık işleyişinden başka. Her şey senin için olur. Evet, bazı olanlar kayıp gibi yaşanır, öyle zannederiz ama esasında kendi yaşam planımızda bizi bir sonraki adıma taşıyacak kazanç olasılığıdır onlar. Emin olman lazım. Yaşamda, O’ndan emin olman lazım. Yaşamdan O’ndan emin olman lazım ki bu yolu yürüyebilesin”.

 

Hayallerimiz, hedeflerimiz için çalışıyoruz, düşünüyoruz, emek veriyoruz fakat acaba tüm bunların öncesinde ve sonrasında kendimize, O’na, olasılık olanların gerçek olacağına inanıyor muyuz? Bu soruyu uzun zaman üzerinde çalıştığım bir konu ile ilgili  kendime sorduğumda aldığım yanıt “hayır” oldu. Çabalıyordum ama bu cılız bir çabaydı. Onun cılızlığı benim onu parmak ucumla tutmama neden oluyordu. İşte inanç bir konu ile aramızdaki bağ gibidir. Ne kadar güçlü ise o kadar sıkı tutunabilir ve oluşuna içsel bir destek verebiliriz.

 
 
 

Kommentare


bottom of page